top of page

Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Kefalet Sözleşmesi

  • Yazarın fotoğrafı: Av. Ahmet Yasin Yaylagülü
    Av. Ahmet Yasin Yaylagülü
  • 20 Ağu
  • 3 dakikada okunur

1. Giriş

Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği, alacaklıya güvence sağlayan ve kefilin şahsi sorumluluğunu doğuran bir akittir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda kefalet, şekil ve içerik bakımından sıkı şartlara tabi tutulmuş olup, bu yönüyle diğer borç doğuran sözleşmelerden ayrılmaktadır. Kanun koyucunun bu yaklaşımı hem kefilin ekonomik geleceğinin korunması hem de aile birliğinin devamının güvence altına alınması amacına yöneliktir.

2. Kefalet Sözleşmesinin Koşulları (TBK m.582, 583)

TBK m. 582’ye göre kefalet sözleşmesi, mevcut ve geçerli bir borç için yapılabilir. Ancak gelecekte doğması muhtemel bir borç veya koşula bağlı bir borç ortaya çıkması söz konusu olduğunda, bu borcun doğum anında veya koşul gerçekleştiğinde hüküm doğurmak üzere de kefalet sözleşmesi akdedilebilir.


TBK m. 583 hükmü, kefalet sözleşmesinin geçerliliği için öngörülen nitelikli yazılı şekil şartını düzenlemektedir. Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe  geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Özetlemek gerekirse hukuken geçerli bir kefalet sözleşmesinden bahsedilebilmesi için aşağıdaki şekil şartlarının tamamının mevcut olması gerekir:

  • Sözleşmenin yazılı olarak yapılması,

  • Kefilin sorumlu olacağı azami miktarın,

  • Kefalet tarihinin,

  • Müteselsil kefalet sıfatının kefil tarafından kendi el yazısı ile yazılması.

 

Belirtilmelidir ki; kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen yukarıda yer verilen koşullara ve şekle uyulmadıkça hüküm doğurmayacaktır. Bu bakımdan kefalet sözleşmesinde kefilin kendi el yazısı ile yazılmamış, sorumluluğu artırıcı değişiklikler kefil bakımından hüküm doğurmaz.

Yargıtay, kefalet sözleşmesinin şekil şartlarına riayeti titizlikle aramakta ve aykırılık hâlinde sözleşmeyi kesin hükümsüz kabul etmektedir;

“…TBK'nun kefalet sözleşmesinde şekil şartını düzenleyen 583'üncü maddesi “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmünü içermektedir. Taraflar arasındaki kira sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu azami miktar ve kefalet tarihine ilişkin el yazısı ile yazılmış bir ibare bulunmamaktadır. Bu durumda TBK'nun 583'üncü maddesinde belirtilen şekil şartlarına uyulmadan yapılan kefalet sözleşmesi geçersiz olduğundan, mahkemece davalı kefil ... hakkındaki davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde iş bu davanın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir…” 

— Yargıtay 6. HD, 2015/11952 E. 2016/5123 K.

“…Somut olayda davalı ...'nun kefilliğine ilişkin kira sözleşmesi, 6098 Sayılı TBK'nun yürürlüğe girmesinden sonra imzalanmış olduğundan, kefaletin şekil şartları 6098 Sayılı TBK hükümlerine tabidir. Kira sözleşmesinde, kefilin sorumlu olduğu miktar, kefalet tarihi ve müteselsilen kefil olduğuna ilişkin açıklamalar kefilin el yazısı ile belirtilmediğinden, yasal şekle uygun verilen bir kefillik söz konusu olmadığından, davalının borçtan sorumlu tutulması mümkün değildir. Bu nedenle davalı ... hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.”

Yargıtay 6. HD, 2016/1902 E. 2016/2446 K.

Bu doğrultuda, Yargıtay’ın yerleşik içtihadı uyarınca, TBK m. 583’te öngörülen şartlar “geçerlilik şartı” niteliğinde olup, bunlara aykırı sözleşmeler baştan itibaren hükümsüzdür.

3. Kefalet Sözleşmesinde Eşin Rızası (TBK m. 584)

Kefalet sözleşmesinde incelenmesi gereken bir diğer husus ise evli olan kişilerin kefilliğidir. Bu hususta kanun koyucunun belirlediği şekil şartı, evli kefiller açısından eşin yazılı rızasıdır. TBK m. 584 hükmü uyarınca, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı bulunmadıkça ya da kanundan doğan ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğer eşin yazılı rızası ile kefil olabilir. Bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.

Ayrıca kefilin sorumluluğunu artıran sonraki değişikliklerde de eş rızasının aranacağı, ancak sorumluluğu azaltan veya kefil lehine olan değişikliklerde bu şartın gerekmediği Yüksek Mahkemece de kabul edilmektedir:

“…Somut olayda, borçlu B. K'nin eşi G.K 'nin 03.08.2012 tarihinde, borçluların yokluğunda, eşi B. ve diğer borçlu S. S.'nun borçlarına karşılık icra kefili olduğu, buna ilişkin tutanağın alacaklı vekili ve icra kefili tarafından imzalandığı görülmektedir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 584. maddesi uyarınca kefilin, kendi eşinin rızası olmaksızın eşi açısından da vermiş olduğu kefalet geçersizdir. Sözü edilen maddenin 2. fıkrasında belirtilen şekilde bir durum da olmadığı gibi eş için verilecek kefalet yasadaki şekil şartının yerine getirilmesine engel olmaz. O halde mahkemece, şikayetin tümden kabulü ile borçlu B.K.'nin eşi G.K. tarafından eşinin rızası olmaksızın verilen kefaletin de şekil şartı yokluğundan iptaline karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir.”

— Yargıtay 12. HD, 2012/32781 E. 2013/10544 K.

5. Sonuç

Kefalet sözleşmesi, TBK’da sıkı şekil şartlarına bağlanmış olup, bu yönüyle kefilin, ailenin ve aile ekonomisinin korunması amacını taşımaktadır. Sonuç itibarıyla, kefalet sözleşmesi uygulamasında TBK hükümleri ile Yargıtay'ın güncel içtihatları birlikte değerlendirilmeli; sözleşmenin kurulmasında şekil ve rıza şartlarına titizlikle riayet edilmeli, bir üçüncü kişinin borcu için kefil olunması durumu söz konusuysa bir avukat desteğinden yararlanılması hak kayıplarının önüne geçecektir.

Yorumlar


Talep Konusu
Online Görüşme
Yüz Yüze Görüşme
Dosya İnceleme

Mesajınız için dosya ekleyebilirsiniz. (En fazla 3 dosya)

İlgili mesajınız tarafımıza ulaştıktan sonra sizlere en kısa sürede dönüş yapacağız. Danışma ücretlidir, ücretsiz danışmanlık yapmak hukuka aykırıdır.

Bize Ulaşın

Gümüş Plaza Optimus Ofis 504

Çınar Mah. 5003/2 Sok. No: 3-5

Bornova, İzmir, Türkiye

*Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar bilgilendirme amaçlıdır. Reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde algılanmamalı ve yorumlanmamalıdır.

 

Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Lupus Hukuk & Danışmanlık herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.

© 2025 Her Hakkı Saklıdır. | Lupus Hukuk & Danışmanlık

bottom of page